17 Aralık 2008 Çarşamba
Yeni Yıl Hediyeleriniz!!!
Yaşam alanımız, gezegenimiz yaşlanıyor, iklim değişiyor. Yeni yılda yeni kararlar alma zamanı...
Yılbaşı için hangi hediyenin, kimin için daha uygun olduğuna hala karar veremediniz mi? WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) sevdikleriniz, çalışanlarınız ve müşterileriniz için hediyelerinizi hazırladı...
Bugün şehir yaşamımızda kendimizi korunmuş ve izole edilmiş hissetsek bile doğal sistemlerin sağlığına, bir milyardan fazla insan için besin kaynağı olan okyanusların ve denizlerin sağlığına, şehirlerin üçte birinden fazlasına su sağlayan ormanların sağlığına bağımlıyız. Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir iklime ihtiyacımız var. Dünya küresel iklim değişikliğini durdurmak için küresel ısınmayı yavaşlatmak zorunda. Yaşanan olağandışı meteorolojik olaylar, su kaynaklarının azalması, canlı türlerinin yok olması ve yaşam alanlarının kaybı; bizim henüz farkına varmaya başladığımız etkiler.
21. yüzyıl; insanlığın karşılaştığı, bu yaşamsal ve büyük tehditlere çözüm üreten, değişim yaratanların olacak.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), yeni yılda bu değişimin parçası olmak isteyen bireyler ve kurumlar için farklı hediye seçenekleri sunuyor. Bireyler ve kurumlar için hazırlanan alternatifler, cazip bir hediyeden daha fazlasını, yaşayan bir dünya umudunu da taşıyor.
Bireyler için
· WWF-Türkiye ürünleri; Çocuklar ve yetişkinler için, doğa koruma çalışmaları paralelinde hazırlanan zengin içerikli kitaplardan, peluş oyuncaklar, organik çocuk tişörtleri, Arslanlı marka yetişkin tişörtleri ve kupalara varan zengin hediye seçeneklerine, www.estore.com.tr'de bulunan WWF-Türkiye Mağazası’ndan ya da WWF-Türkiye ofisinden ulaşmak mümkün. Elde edilen gelir WWF-Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarında kullanılıyor.
· "Bir deniz kaplumbağası evlat edinin" kampanyası; WWF-Türkiye’den 10 YTL’ye evlat edinilen her deniz kaplumbağası karşılığında isme özel hazırlanan sertifika, hediye edilen herkesi mutlu ediyor. 10 YTL’lik katkı WWF-Türkiye’nin Antalya-Çıralı, Adana-Akyatan sahillerinde yürüttüğü “Deniz Kaplumbağası Araştırma ve Koruma” çalışmalarında kullanılıyor.
Kurumlar için
· E-Kart; WWF-Türkiye’nin şirketler için özel olarak hazırladığı e-kart tasarımları, kurumların yeni yıl kutlama seçeneklerinden biri. Mail yoluyla tebrik kartı yollamak isteyen kurumlar, bu özel tasarımlar için WWF-Türkiye ile iletişime geçebilirler.
· "Bir deniz kaplumbağası evlat edinin" kampanyası; 10 YTL karşılığında evlat edinilen her deniz kaplumbağası karşılığı hazırlanan sertifika şirketler tarafından hediye ediliyor.
· Bağış Sertifikası; Kurumlar yeni yılda kart göndermek yerine WWF-Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarına bağış yaparak, sertifika hediye ediyor.
· Süha Derbent fotoğrafları; Şirketler ünlü vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent’in WWF-Türkiye’ye bağışladığı, vahşi doğadan muhteşem görüntüler içeren fotoblok fotoğrafları kurumsal hediye olarak kullanabiliyor.
Bilgi için: Metin Öktem, moktem@wwf.org.tr 0212 528 20 30
Yılbaşı için hangi hediyenin, kimin için daha uygun olduğuna hala karar veremediniz mi? WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) sevdikleriniz, çalışanlarınız ve müşterileriniz için hediyelerinizi hazırladı...
Bugün şehir yaşamımızda kendimizi korunmuş ve izole edilmiş hissetsek bile doğal sistemlerin sağlığına, bir milyardan fazla insan için besin kaynağı olan okyanusların ve denizlerin sağlığına, şehirlerin üçte birinden fazlasına su sağlayan ormanların sağlığına bağımlıyız. Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir iklime ihtiyacımız var. Dünya küresel iklim değişikliğini durdurmak için küresel ısınmayı yavaşlatmak zorunda. Yaşanan olağandışı meteorolojik olaylar, su kaynaklarının azalması, canlı türlerinin yok olması ve yaşam alanlarının kaybı; bizim henüz farkına varmaya başladığımız etkiler.
21. yüzyıl; insanlığın karşılaştığı, bu yaşamsal ve büyük tehditlere çözüm üreten, değişim yaratanların olacak.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), yeni yılda bu değişimin parçası olmak isteyen bireyler ve kurumlar için farklı hediye seçenekleri sunuyor. Bireyler ve kurumlar için hazırlanan alternatifler, cazip bir hediyeden daha fazlasını, yaşayan bir dünya umudunu da taşıyor.
Bireyler için
· WWF-Türkiye ürünleri; Çocuklar ve yetişkinler için, doğa koruma çalışmaları paralelinde hazırlanan zengin içerikli kitaplardan, peluş oyuncaklar, organik çocuk tişörtleri, Arslanlı marka yetişkin tişörtleri ve kupalara varan zengin hediye seçeneklerine, www.estore.com.tr'de bulunan WWF-Türkiye Mağazası’ndan ya da WWF-Türkiye ofisinden ulaşmak mümkün. Elde edilen gelir WWF-Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarında kullanılıyor.
· "Bir deniz kaplumbağası evlat edinin" kampanyası; WWF-Türkiye’den 10 YTL’ye evlat edinilen her deniz kaplumbağası karşılığında isme özel hazırlanan sertifika, hediye edilen herkesi mutlu ediyor. 10 YTL’lik katkı WWF-Türkiye’nin Antalya-Çıralı, Adana-Akyatan sahillerinde yürüttüğü “Deniz Kaplumbağası Araştırma ve Koruma” çalışmalarında kullanılıyor.
Kurumlar için
· E-Kart; WWF-Türkiye’nin şirketler için özel olarak hazırladığı e-kart tasarımları, kurumların yeni yıl kutlama seçeneklerinden biri. Mail yoluyla tebrik kartı yollamak isteyen kurumlar, bu özel tasarımlar için WWF-Türkiye ile iletişime geçebilirler.
· "Bir deniz kaplumbağası evlat edinin" kampanyası; 10 YTL karşılığında evlat edinilen her deniz kaplumbağası karşılığı hazırlanan sertifika şirketler tarafından hediye ediliyor.
· Bağış Sertifikası; Kurumlar yeni yılda kart göndermek yerine WWF-Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarına bağış yaparak, sertifika hediye ediyor.
· Süha Derbent fotoğrafları; Şirketler ünlü vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent’in WWF-Türkiye’ye bağışladığı, vahşi doğadan muhteşem görüntüler içeren fotoblok fotoğrafları kurumsal hediye olarak kullanabiliyor.
Bilgi için: Metin Öktem, moktem@wwf.org.tr 0212 528 20 30
Etiketler:
Doğal Hayatı Koruma Vakfı,
WWF,
Yeni Yıl Hediyeleri
26 Kasım 2008 Çarşamba
Yeşil yarışma
İTÜ İşletme Mühendisliği Kulübü, 11–14 Mart 2009 tarihleri arasında İTÜ Maçka Yerleşkesi’nde artık bir klasik haline gelen Yönetim Bilimleri Kongresi’nin onuncusunu düzenleyecek. Kongre kapsamında tüm lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin katılabileceği bir projey arışması yapılacak.
Yarışmaya Yeşil İnovasyon (çevre dostu yenileşim) konulu projeler kabul edilecek. Yarışmanın sloganı “Yeşillenen Değişim, Yenileşim”...Bilim Kurulu’nun değerlendirmeleri sonucunda belirlenecek olan 8 finalist proje 12–13 Mart 2009 tarihlerinde kongre katılımcılarına sunulacak. Dereceye girecek olan projeler, Sanayi Kurulu ve kongre katılımcılarının değerlendirmeleri sonucunda belirlenecek.Yarışma esasları hakkında ayrıntılı bilgiye www.ybk.org.tr sitesinden ulaşılabilir. Yarışmaya ön başvurular yine bu web sitesi üzerinden yapılacak.Yarışma sonunda ilk 3’e giren proje sahiplerine çeşitli ödüller verilecektir.“Yeşil İnovasyon” - Çevre, Teknoloji ve Yenilikçilik Odaklı Yaratıcılık Yeşil İnovasyon konusunun incelenebileceği alt başlıklardan bazıları şunlar:
Çevre Dostu Teknoloji
Yeşil Tasarım
Geri Dönüşüm - Yeniden Kazanım
Kullanılmayan Kaynaklar için Alternatif Kullanım Alanları
Alternatif / Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Kullanımı
Enerji Verimliliği
Ulaşım Sorunlarına Yenilikçi Çözümler
Küresel Çevre Sorunlarına İnovatif Yaklaşımlar
Çevreci Üretim
Pazarlamada Yeşil İnovasyon Uygulamaları
Kayıt ve Başvuru için:
www.ybk.org.tr
"Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali" 26-28 Kasım 2008
Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi tarafından bu yıl birincisi düzenlenen “Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali”, 26-28 Kasım tarihlerinde her gün 10:00 – 22:00 arasında İtalyan Kültür Merkezi’nde düzenleniyor.
Festival boyunca yerli ve yabancı 25 belgesel ve animasyon film orjinal dillerinde Türkçe altyazı ile izlenebilecek. Festivale giriş ücretsiz olacak.
Sürdürülebilirliğe bütüncül bir bakış açısı getirmeyi amaçlayan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivalinde, tarımdan enerjiye, gıdadan madenciliğe, sudan ekonomiye kadar pek çok konuda dünyada ses getirmiş belgeseller gösterilecek. Festival bu yaklaşımı ile mekanik ve parçalanmış bir dünya görüşünü ve bu görüşün ürünü “yaşamı tüketen” sistemi bütüncül bir bakış açısıyla “görünür” kılmayı amaçlıyor; aynı zamanda dünyada “sürdürülebilir bir yaşam” için yapılan çalışmaları, hareketleri, düşünce sistemlerini, uygulamaları ve sürdürülebilir yaşam vizyonunu seyirciyle paylaşarak bireyleri umuda ve sağduyuya davet ediyor.
“Yaşamı azaltarak değil çoğaltarak nasıl yaşayabiliriz?” sorusunu vurgulayan festivalde insanın “kendi doğasından” kopuşunun sonuçlarını inceleyen filmler yanında yaşamın sürdürülebilirliği için üretilen çözümleri paylaşan filmler de yer alacak. GDO’lu gıdaların sonuçlarını anlatan “Gıdanın Geleceği”, altın madenciliğinin yol açtığı ekolojik ve sosyal tahribatı göz önüne seren “Choropampa: Altının Bedeli”, 2009’da Türkiye’de yapılacak olan Dünya Su Forumu’nu ve suyun özelleştirilmesini eleştiren “Susuzluk”, Hindistan’da baraj suları altında kalan bir köyün dramını anlatan “Boğulmuş”, Küba’da 90’ların başında yaşanan petrol krizinin nasıl aşıldığını resmeden “Halkın Gücü: Küba petrol krizini nasıl aştı?”, kendi kendine yeten bir toplumun profilini çizen “Ladak’tan Öğrenmek” ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının ve permakültürün tanıtıldığı “Yeryüzünün Bahçıvanı” festivalin önemli filmleri arasında...
Festivalde film gösterimlerinin yanında su, ekolojik ayakizi, Hasankeyf, tohumlar ve biyolojik çeşitlilik konulu sohbetler, müzik dinletileri ve sürdürülebilir yaşamla ilgili küçük sürprizler de yer alacak.
Festivali düzenleyen Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin vizyonu, festivalin Türkiye’nin farkli köşelerinde izleyiciyle buluşması ve sürdürülebilir bir yaşamın müjdesini daha çok insana ulaştırmak. Hayalimiz Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nin özellikle üniversitelerde gençler tarafından organize edilmesi. Festivale ev sahipliği yapmak isteyen bireyler ve kurumlar Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi ile iletişim kurabilirler.
SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM KOLLEKTİFİ
Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi, yaşamı sürdürülebilir kılmak niyetiyle bir araya gelmiş bireylerin “yaşamı çoğaltacak” projeleri kolektif olarak hayata geçirme amacıyla doğmuştur. Tamamen sivil bir oluşumdur ve tüzel bir kişiliği yoktur. Film festivali gibi “sürdürülebilir yaşam” konusuyla ilgili farkındalık arttırıcı çalışmaların yanında permakültür, öğrenme bahçeleri, sürdürülebilir mimari, sürdürülebilir sosyal tasarım gibi konularda çalışmalarını sürdürmektedir.
Festivalle ilgi bilgi ve festival programı için:
www.surdurulebiliryasam.org
Festivalde Gösterilecek Filmler:
MARKET SAVAŞLARI - Grocery Star Wars
Yapım: Free Range Film Stüdyoları, Yapım yılı: 2006, Süre: 6’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
THE MEATRIX (1,2 ve 2,5)
Yapım: Free Range Film Stüdyoları, Yapım yılı: 2003, Süre: 4’, 5’, 2,5’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
AĞIZ DEVRİMİ - Mouth Revolution
Yapım: Free Range Film Stüdyoları, Yapım yılı: 2006, Süre: 6’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
BIO DAVERSITY ŞİFRESİ - The Bio Daversity Code
Yapım: Free Range Film Stüdyoları, Yapım yılı: 2007, Süre: 6’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
GIDANIN GELECEĞİ - Future of Food
Yönetmen:Deborah Koons Garcia, Yapım Yılı: 2004, Süre: 88’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
KUTSAL TOHUMLAR - Semillas Sagradas
Yönetmen: José E. Becker, Andrea Méndez Brandam, Yapım Yılı: 2006, Süre: 32’
Ülke: Arjantin, Dil:İspanyolca, Türkçe ve İngilizce altyazı
MAQUILAPOLIS
Yönetmen: Vicky Funari, Sergio de la Torre, Yapım Yılı: 2006, Süre: 68’
Ülke: Meksika/ABD, Dil: İspanyolca, Türkçe ve İngilizce altyazı
ŞEYLERİN HİKAYESİ - Story of Stuff
Yapım: Free Range Film Stüdyoları ve Annie Leonard, Yapım yılı: 2007, Süre: 20’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
ŞİRKET - The Corporation
Yönetmen: Mark Achbar, Jennifer Abbott, Yapım yılı: 2003, Süre: 145’
Ülke: Kanada , Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
YENİ ELDORADO - New Eldorado
Yönetmen: Tibor Kocsis Yapım Yılı: 2004, Süre: 76’
Ülke: Macaristan, Dil: Macarca/Romence/İngilizce, Türkçe ve İngilizce altyazı
TAMBOGRANDE: MANGO, CİNAYET, MADENCİLİK
Tambogrande: Mango, Murder, Mining
Yönetmen: Ernesto Cabellos Damián and Stephanie Boyd, Yapım Yılı: 2007, Süre: 85’
Ülke: Peru, Dil: İspanyolca/İngilizce, Türkçe ve İngilizce altyazı
CHOROPAMPA: ALTININ BEDELİ
Choropampa: The Price of Gold
Yönetmen: Ernesto Cabellos Damián and Stephanie Boyd, Yapım Yılı: 2002, Süre: 75’
Ülke: Peru, Dil: İspanyolca/İngilizce, Türkçe ve İngilizce altyazı
HALKIN GÜCÜ: KÜBA PETROL KRİZİNİ NASIL AŞTI?
The Power of Community: How Cuba Survived Peak Oil
Yönetmen: Faith Morgan, Yapım Yılı: 2006, Süre: 53 dakika
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
KİLOVATLAR BİZİM! - Kilowatt Ours!
Yönetmen: Jeff Barrie, Yapım Yılı: 2005, Süre: 35’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
ENERJİNİN EVRİMİ - Power Shift
Yönetmen: Kirk Bergstrom, Yapım Yılı: 2004, Süre: 26’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
LADAKH’TAN ÖĞRENMEK
Ancient Cultures: Learning From Ladakh
Yapımcı: John Page, Yapım Yılı: 1993, Süre: 60’
Ülke: İngiltere, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
ARAL: GÖRÜNMEYEN BİR DENİZDE BALIK AVLAMAK
Aral: Fishing in an Invisible Sea
Yönetmen: Carlos Casas ve Saodat Ismailova, Yapım Yılı: 2003, Süre: 52’
Ülke: Italya, Özbekistan, Dil: Özbekçe/İngilizce, Türkçe altyazı
SUSUZLUK - Thirst
Yönetmen: Alan Snitow ve Deborah Kaufman, Yapım Yılı: 2004, Süre: 62’
Ülke: ABD, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
DARWİN’İN KABUSU - Darwin’s Nightmare
Yönetmen: Hubert Sauper, Yapım Yılı: 2004, Süre: 107’
Ülke: Avusturya, Belçika, Fransa, Kanada, Finlandiya, İsveç, Dil: İngilizce/Rusça/Swahili, Türkçe altyazı
BOĞULMUŞ- Drowned Out
Yönetmen: Franny Armstrong, Yapım Yılı: 2002, Süre: 75 dakika
Ülke: UK, Dil: İngilizce/Gujaratça/Hintçe, Türkçe ve İngilizce altyazı
YERKÜRENİN BAHÇIVANI - Global Gardener
Yönetmen: Julian Russell ve Tony Gailey, Yapım Yılı: 1991, Süre: 112’
Ülke: Avustralya, Dil: İngilizce, Türkçe altyazı
IDA
Yönetmen: Ethem Özgüven, Yapım Yılı: 2008, Süre: 7,5’
Ülke: Türkiye, Dil: Türkçe
SON KUMSAL
Yönetmen: Rüya Arzu Köksal, Yapım Yılı: 2008, Süre: 56’
Ülke: Türkiye, Dil: Türkçe
VATANDAŞ MUSTAFA
Yönetmen: Remzi Kazmaz, Yapım Yılı: 2007, Süre: 45’
Ülke: Türkiye, Dil: Türkçe
ALETHEA/HAKİKAT
Yönetmen: Ethem Özgüven, Petra Holzer, Yapım Yılı: 2007, Süre: 41’
Ülke: Türkiye, Dil: Türkçe, İngilizce
Etiketler:
Film Festivali,
İstanbul,
Yeşil Rehber
Atık sanat olunca
Avrupa Birliği Bilgi Merkezi ve Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği işbirliği ile Ankara’da bir sergi açıldı “Atık Sanat Olunca…”.
Atık malzemelerle çalışan sanatçıların işlerini Ankara’lılara sunmak, üretim ve tüketim sürecinde oluşan atıkların çevreye dönük tehdidine dikkat çekmek, atık dönüşüm bilincini yerleştirmek üzere atölye çalışmaları yapmak, serginin hedefleri arasında bulunuyor.
Gençlere ve çocuklara yönelik “atık sanat atölye çalışmaları” TESK galerisinde sergi açılışını izleyen günlerde yapılıyor. Sergi 29 Kasım’a dek izlenebilir.
Sanatçıların tümü yaptıkları işlerle doğaya saygı temasını gündeme getirmek istediğini belirtiyor. Katılan sanatçılardan bazıları; Maria Sezer bahçeden topladığı bitkilerle dokuduğu duvar halılarıyla, Suzy Hug-Levi boş mermi kovanlarıyla, Hülya Değerbilir Holi “atık şarkısı” çalan çöp orkestrasıyla, Serap Başol nesli hızla tükenen kuşları hatırlatmaya çalışarak, Roş hızla büyüyüp “atık dağları” oluşturan bilgisayar parçalarıyla, Tuba İnal, Fazilet Kendirci, Gökte Tunç, Leyla Sakpınar, Mehmet Elvanlıoğlu, Ramak Sanat Grubu... yaptıkları özgün işlerle dikkatleri çekiyor.
Serginin bir önemli özelliği de, sergiyi düzenleyenlerin, sergi salonunu çocuklar için atölye olarak kullanmalarını sağlaması. İlköğretim çağındaki çocuklar, sergi salonunda hazırlanan çalışma masalarında, atık malzemeler kullanarak yaratıcılıklarını geliştirme olanağı yakaladılar. Aynı zamanda, “atıkların”, “çöp” olmayabileceğini de kavradılar…
Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği
adimlar@bnet.net.tr
Atık malzemelerle çalışan sanatçıların işlerini Ankara’lılara sunmak, üretim ve tüketim sürecinde oluşan atıkların çevreye dönük tehdidine dikkat çekmek, atık dönüşüm bilincini yerleştirmek üzere atölye çalışmaları yapmak, serginin hedefleri arasında bulunuyor.
Gençlere ve çocuklara yönelik “atık sanat atölye çalışmaları” TESK galerisinde sergi açılışını izleyen günlerde yapılıyor. Sergi 29 Kasım’a dek izlenebilir.
Sanatçıların tümü yaptıkları işlerle doğaya saygı temasını gündeme getirmek istediğini belirtiyor. Katılan sanatçılardan bazıları; Maria Sezer bahçeden topladığı bitkilerle dokuduğu duvar halılarıyla, Suzy Hug-Levi boş mermi kovanlarıyla, Hülya Değerbilir Holi “atık şarkısı” çalan çöp orkestrasıyla, Serap Başol nesli hızla tükenen kuşları hatırlatmaya çalışarak, Roş hızla büyüyüp “atık dağları” oluşturan bilgisayar parçalarıyla, Tuba İnal, Fazilet Kendirci, Gökte Tunç, Leyla Sakpınar, Mehmet Elvanlıoğlu, Ramak Sanat Grubu... yaptıkları özgün işlerle dikkatleri çekiyor.
Serginin bir önemli özelliği de, sergiyi düzenleyenlerin, sergi salonunu çocuklar için atölye olarak kullanmalarını sağlaması. İlköğretim çağındaki çocuklar, sergi salonunda hazırlanan çalışma masalarında, atık malzemeler kullanarak yaratıcılıklarını geliştirme olanağı yakaladılar. Aynı zamanda, “atıkların”, “çöp” olmayabileceğini de kavradılar…
Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği
adimlar@bnet.net.tr
20 Kasım 2008 Perşembe
Temiz su azalıyor
2080 yılı itibariyle dünya nüfusunun yarısının iklim değişikliği nedeniyle temiz su bulma sorunuyla karşı karşıya kalacağı bildirildi.
sya-Pasifik Bölgesel Su Konferansı'nda konuşan Singapur Ulusal Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Wong Poh Poh, suyun akış şekillerini bozan, sellerin, kuraklığın ve fırtınaların şiddetini artıran küresel ısınmanın içme suyu bulma şansını azalttığını söyledi.
Wong, BM Hükümetlerarası İlkim Değişikliği Paneli'nde, 2 milyar kişinin 2050 yılı itibariyle temiz su elde etme sorunu yaşayacağı sonucuna ulaşıldığını hatırlatarak, bu sayının 2080 yılında 3.2 milyara ulaşmasının beklendiğini belirtti. 4 milyon kişinin yaşadığı Asya'nın su konusunda en kritik kıta olduğuna dikkati çeken Wong, özellikle yoğun nüfusa sahip Hindistan ve Çin'in temiz su kaynakları konusunda büyük sıkıntı yaşadığını kaydetti. Wong, ''suyun adil şekilde dağıtılmadığı Asya'da'' geniş alanlarda su sıkıntısı yaşandığını ve ilkim değişikliğinin bu sıkıntıyı daha da artıracağını söyledi.
Wong ve diğer konuşmacılar, kısa vadede, küresel ısınma ile mücadele ve su kaynaklarının korunması için hükümetlere Kyoto İklim Sözleşmesini imzalamaları çağrısında bulundu. Wong, uzun vadede ise hükümetlerin kıyı bölgelerini koruyacak altyapı inşa etmeleri, su havzalarının idaresini geliştirmeleri ve su kaynaklarının ulaşılabilirliği ve güvenilebilirliğini geliştirecek yeni teknolojiler edinmeleri gerektiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler, 1997 yılında 183 devletin imzasıyla faaliyete geçen Kyoto Protokolünü yenileme kampanyası yürütüyor. Anlaşma mevcut haliyle 37 sanayi ülkesinin zararlı gaz emisyonunu düzenliyor. ABD, dünyanın en fazla sera gazı üreten ülkesi olmasına rağmen ekonomisine zarar vereceği gerekçesiyle planı reddetmişti. Çin ve Hindistan'ın da aralarında bulunduğu bazı gelişmekte olan ülkeler ise gelişmelerini engelleyeceğini öne sürerek anlaşmayı kabul etmemişti.
Kaynak: yesil.ntvmsnbc.com
12 Kasım 2008 Çarşamba
Uyarı Niteliğinde Afişler
Doğal Hayatı Koruma Vakfı(WWF) dünya genelinde hazırladığı etkileyici afişlerle çevre kirliliği ve küresel ısınmaya karşı uyarıyor...
Milliyet'i foto galerisinden tamamına ulaşabilirsiniz.
Milliyet'i foto galerisinden tamamına ulaşabilirsiniz.
9 Kasım 2008 Pazar
Amatör balıkçılara ağ yasak
Amatör (sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğde yapılan değişiklikle, iç sularda yemlik uzatma ağı dışında her türlü ağın avlakta bulundurulması ve kullanımı yasaklandı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su
Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ ile 2/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri
Avcılığını Düzenleyen Tebliğlerinde değişikliğe gidildi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğ
değişikliklerine göre, yemlik balık, ''Amatör avcılıkta yemlik balık olarak
kullanılmak üzere yakalanarak bu amaçla kullanılabilecek balıklar'' olarak
tanımlandı.
İçsularda amatör avcılığı düzenleyen maddeye göre, küspeli olta, parakete,
sualtı tüfeği, zıpkın, pinter ve sepet gibi tuzakların kullanılması ile boyutları
belirlenerek ilan edilmiş olan yemlik uzatma ağı dışında her türlü ağın
(tırıvırı, germe, uzatma, sürütme, çevirme, serpme vb.) avlakta bulundurulması ve
kullanımı yasaklandı.
Akarsularda her türlü doğal yem kullanılarak alabalık avcılığı yapmak
yasaklanırken sadece yapay yem kullanılarak avcılık yapılabilecek. Göllerde
yapılacak alabalık avcılığında ise kan kurdu, kemik kurdu, leş kurdu, sinek
larvaları, canlı ya da cansız içsu ve deniz balıkları hariç, her türlü yapay,
doğal ve mamul doğal yem kullanılabilecek.
Avlanması tamamen yasak olan türler dışındaki su ürünlerinin avcılığında her
türlü doğal yem, mamul doğal yem ve yapay yemlerin denizlerde yapılan amatör
avcılıkta kullanılması serbest olacak.
TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞI
Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğde yapılan
değişiklikle ''Çevirme ağlarına ilişkin yasaklar'' başlıklı kısmında yer alan
Kuşburnu;nun koordinatı yeniden düzenlendi.
Değişikliğe göre Akdeniz'de; Susanoğlu - Atakent ile Akıncı burnu arasında
kalan alanda, 11 metre derinlikten itibaren; uzunluğu en fazla 600 metre ve ağ
derinliği en fazla 33 metre olan gırgır ağları ile avcılık yapılması serbest
olacak.
''Avlanması yasak türler'' başlıklı kısmında yer alan pervane/ay balığı
ibaresi de çizelgeden çıkarıldı.
Tebliğ uyarınca, taşıdıkları toksin nedeniyle insan tüketiminde sakınca
bulunduğu belirtilen balon balıklarının (Lagocephalus sceleratus, Lagocephalus
spadiceus) ve pervane/ay balığının (Mola mola) karaya çıkarılması ve satılması
yasaklandı.
Tebliğ'in, ''Deniz salyangozu ve deniz patlıcanı avcılığı''nı düzenleyen
ilgili fıkrasına ise ''deniz salyangozu istihsalinde kullanılacak algarnaların;
ağız genişliği azami 3 metre, ağız derinliği azami 40 santimetre, torba boyu
azami 1 metre ve torba ağ göz açıklığı 72 milimetre olmalıdır'' ibaresi
getirildi.
Değişiklikle, sazangillerin avcılığının yasak olduğu dönemlerde yayın
avcılığı da yasaklandı.
Kaynak:yesil ekran
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su
Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ ile 2/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri
Avcılığını Düzenleyen Tebliğlerinde değişikliğe gidildi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğ
değişikliklerine göre, yemlik balık, ''Amatör avcılıkta yemlik balık olarak
kullanılmak üzere yakalanarak bu amaçla kullanılabilecek balıklar'' olarak
tanımlandı.
İçsularda amatör avcılığı düzenleyen maddeye göre, küspeli olta, parakete,
sualtı tüfeği, zıpkın, pinter ve sepet gibi tuzakların kullanılması ile boyutları
belirlenerek ilan edilmiş olan yemlik uzatma ağı dışında her türlü ağın
(tırıvırı, germe, uzatma, sürütme, çevirme, serpme vb.) avlakta bulundurulması ve
kullanımı yasaklandı.
Akarsularda her türlü doğal yem kullanılarak alabalık avcılığı yapmak
yasaklanırken sadece yapay yem kullanılarak avcılık yapılabilecek. Göllerde
yapılacak alabalık avcılığında ise kan kurdu, kemik kurdu, leş kurdu, sinek
larvaları, canlı ya da cansız içsu ve deniz balıkları hariç, her türlü yapay,
doğal ve mamul doğal yem kullanılabilecek.
Avlanması tamamen yasak olan türler dışındaki su ürünlerinin avcılığında her
türlü doğal yem, mamul doğal yem ve yapay yemlerin denizlerde yapılan amatör
avcılıkta kullanılması serbest olacak.
TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞI
Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğde yapılan
değişiklikle ''Çevirme ağlarına ilişkin yasaklar'' başlıklı kısmında yer alan
Kuşburnu;nun koordinatı yeniden düzenlendi.
Değişikliğe göre Akdeniz'de; Susanoğlu - Atakent ile Akıncı burnu arasında
kalan alanda, 11 metre derinlikten itibaren; uzunluğu en fazla 600 metre ve ağ
derinliği en fazla 33 metre olan gırgır ağları ile avcılık yapılması serbest
olacak.
''Avlanması yasak türler'' başlıklı kısmında yer alan pervane/ay balığı
ibaresi de çizelgeden çıkarıldı.
Tebliğ uyarınca, taşıdıkları toksin nedeniyle insan tüketiminde sakınca
bulunduğu belirtilen balon balıklarının (Lagocephalus sceleratus, Lagocephalus
spadiceus) ve pervane/ay balığının (Mola mola) karaya çıkarılması ve satılması
yasaklandı.
Tebliğ'in, ''Deniz salyangozu ve deniz patlıcanı avcılığı''nı düzenleyen
ilgili fıkrasına ise ''deniz salyangozu istihsalinde kullanılacak algarnaların;
ağız genişliği azami 3 metre, ağız derinliği azami 40 santimetre, torba boyu
azami 1 metre ve torba ağ göz açıklığı 72 milimetre olmalıdır'' ibaresi
getirildi.
Değişiklikle, sazangillerin avcılığının yasak olduğu dönemlerde yayın
avcılığı da yasaklandı.
Kaynak:yesil ekran
Etiketler:
Balıkçılık,
Resmi gazete,
Tarım ve köy işleri bakanlığı,
yeşil dünya
31 Ağustos 2008 Pazar
Atık Pedler Sorunu
Atık pedler, kanalizasyon yolu ile nehir ve denizlere karışarak suları kirletiyor.
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde özel olarak toplanıp, toplandıktan sonra yakılan ya da gömülen pedler için ülkemizde geniş kapsamlı farklı bir toplama metodu yok. Sıhhi atık alanına giren pedler ya doğrudan çöpe atılıyor ya da kanalizasyon sistemlerine gönderilerek elden çıkarılıyor. Bu sebeple en önemli çözüm baştan önlem alarak doğada yok olan pedler kullanmak.
İngiliz Susie Hewson adlı bir girişimci kadın % 84 geridönüşümlü, doğada yok olan organik ve doğal pedleri üretti. Susie Hewson'un ürettiği organik ve doğal pedlerin de Türkiye temsilcisi Doğaevi Yönetim Kurulu Başkanı Vadet Zora geri dönüşümlü ürünler kullanılması konusuna dikkat çekerek:
"Hewson ile tanışınca bu konuda birçok şey öğrendik. Küresel ısınmada Türkiye 2. derecede risk altında. Her yönden önlem alınmalı. Kadınlarımız pedleri kullanıp attıktan sonra ne olduğunu farkında değiller.
Son bir yılda yaklaşık 350 milyon ped satıldığı ve bu pedlerin geri dönüşemediği düşünülürse, pedlerin Türkiye'deki çevre kirliliğinde ne kadar önemli bir payı olduğu ortaya çıkar.
Yaygın olan görüşün aksine suda eriyen ped veya tampon diye bir şey yoktur. Bu tür sıhhi maddeler tuvaletlere atıldığında eğer tuvaleti tıkamazlar da nehir ve denizlere ulaşırlarsa bu kez orada kaybolmayıp 100 yıl kalmaktadırlar.
Bir kadın satın alırken bile utanıp sıkıldığı pedini kullanıp attıktan sonra pedin 100 yıl boyunca yok olmadığını bilse bence baştan önlemini alır ve kullanırken geridönüşümlü pedlere öncelik verir. Bir kadın pedini klozete atarken gözünün önünde onun nehirde, denizde yolculuğunu, 90 yıl sonra denizde yüzen torunlarının torunları bile o ped ile karşılaşabilecek hatta bu ihtimalin ömrü boyunca kullanacağı ortalama 10 bin ped için geçerli olduğu canlansa her şey farklı olurdu diye düşünüyorum."
Bu yazıyı okuduktan sonra Doğaevi'nin web sitesini ziyaret ettim. Türkiye'de bu ürünlerin satış noktalarını kontrol ettim. Neredeyse her yerde bulabiliriz. Yalnız en büyük sıkıntı reklamının yapılmaması sebebiyle, kimsenin bu tarz geri dönüşümlü pedlerden haberi yok. Bu nedenle ürünleri hemen bulamayabilirsiniz. Ama almadan önce satış noktasını aradığınızda ellerinde yoksa bile en kısa zamanda temin edebileceklerini söylüyorlar.
Doğaevi
Ürün Sayfası
Geri dönüşümlü pedin yaratıcısı Susie Hewson'nın markası Natracare.
Yeşil ekran haberi
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde özel olarak toplanıp, toplandıktan sonra yakılan ya da gömülen pedler için ülkemizde geniş kapsamlı farklı bir toplama metodu yok. Sıhhi atık alanına giren pedler ya doğrudan çöpe atılıyor ya da kanalizasyon sistemlerine gönderilerek elden çıkarılıyor. Bu sebeple en önemli çözüm baştan önlem alarak doğada yok olan pedler kullanmak.
İngiliz Susie Hewson adlı bir girişimci kadın % 84 geridönüşümlü, doğada yok olan organik ve doğal pedleri üretti. Susie Hewson'un ürettiği organik ve doğal pedlerin de Türkiye temsilcisi Doğaevi Yönetim Kurulu Başkanı Vadet Zora geri dönüşümlü ürünler kullanılması konusuna dikkat çekerek:
"Hewson ile tanışınca bu konuda birçok şey öğrendik. Küresel ısınmada Türkiye 2. derecede risk altında. Her yönden önlem alınmalı. Kadınlarımız pedleri kullanıp attıktan sonra ne olduğunu farkında değiller.
Son bir yılda yaklaşık 350 milyon ped satıldığı ve bu pedlerin geri dönüşemediği düşünülürse, pedlerin Türkiye'deki çevre kirliliğinde ne kadar önemli bir payı olduğu ortaya çıkar.
Yaygın olan görüşün aksine suda eriyen ped veya tampon diye bir şey yoktur. Bu tür sıhhi maddeler tuvaletlere atıldığında eğer tuvaleti tıkamazlar da nehir ve denizlere ulaşırlarsa bu kez orada kaybolmayıp 100 yıl kalmaktadırlar.
Bir kadın satın alırken bile utanıp sıkıldığı pedini kullanıp attıktan sonra pedin 100 yıl boyunca yok olmadığını bilse bence baştan önlemini alır ve kullanırken geridönüşümlü pedlere öncelik verir. Bir kadın pedini klozete atarken gözünün önünde onun nehirde, denizde yolculuğunu, 90 yıl sonra denizde yüzen torunlarının torunları bile o ped ile karşılaşabilecek hatta bu ihtimalin ömrü boyunca kullanacağı ortalama 10 bin ped için geçerli olduğu canlansa her şey farklı olurdu diye düşünüyorum."
Bu yazıyı okuduktan sonra Doğaevi'nin web sitesini ziyaret ettim. Türkiye'de bu ürünlerin satış noktalarını kontrol ettim. Neredeyse her yerde bulabiliriz. Yalnız en büyük sıkıntı reklamının yapılmaması sebebiyle, kimsenin bu tarz geri dönüşümlü pedlerden haberi yok. Bu nedenle ürünleri hemen bulamayabilirsiniz. Ama almadan önce satış noktasını aradığınızda ellerinde yoksa bile en kısa zamanda temin edebileceklerini söylüyorlar.
Doğaevi
Ürün Sayfası
Geri dönüşümlü pedin yaratıcısı Susie Hewson'nın markası Natracare.
Yeşil ekran haberi
27 Ağustos 2008 Çarşamba
Organik Kozmetik Ürün
Organik gıda alırken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sertifikasyon Firması'nın logosu olup olmadığına bakmak gerek.
Organik kozmetik ürün alırken dikkat etmemiz gereken çok önemli notlar var arkadaşlar.
İşte önemli notlar;
Sertifikalı doğal kozmetik kriterleri
Doğal ürünler ya cam şişelerde ya da geri kazanabilen diğer ambalajlarda satışa sunulmakta. Bir ürünün “doğal kozmetik” olabilmesi için en azından aşağıdaki kurallara uyması şarttır:
- Doğal kozmetikler, “doğal ve cilde dost” hammaddelerden üretilmeli
- Doğal kozmetiklerin üretiminde mineral yağlar ve parafinler kullanılamaz. Çünkü mineral yağlar cilt tarafından emilemezler ve cilt üzerinde su geçirmez bir tabaka yaratırlar.
- Paraben, izotiyazolin, formaldehid gibi sentetik koruyucular doğal kozmetiklerde bulunmamalı.
- Sentetik çözücüler yardımıyla elde edilen doğal maddeler de doğal kozmetik üretiminde kullanılmamalı.
- PEG (polietilenglikkol) gibi sentetik emülgatörler ve SLS (sodyumlaurilsülfat) ya da SLES (sodyumlauriletersülfat) gibi tensidler kullanılarak üretilmiş vücut losyonları ve şampuanlar gibi kozmetik ürünler “doğal kozmetik” olarak sunulamazlar.
- Doğal kozmetiklerin tam içerikleri CTFA veya INCI isimleriyle ambalaj üzerinde yer almalı.
- Doğal kozmetik ambalajları çevre ile uyumlu malzemelerden seçilmeli. Böylece hem zararlı maddelerin ürüne geçmesi hem de ambalajın üretilmesi ve sonradan bertarafı sırasında çevrenin kirlenmesi önlenmiş olur.
- Doğal kozmetiklerin üretiminde ölü hayvanlardan elde edilen hammaddeler (örneğin doku özleri, hormonlar, ayrıca lipozomlar, niozomlar) kullanılamaz
- Doğal kozmetik kavramı, hayvanlar üzerinde test yapılmasını kesinlikle dışlamaktadır.
- Doğal kozmetiğin üretimi sırasında da çevre kirlenmesine neden olunmamalı.
Küçülen Sabunları Atmayalım
Filiz Küçükkurt adında bir bayan, evde küçülen sabunlarını atmak yerine, kendi temizlik malzemesini oluşturmuş :)
Nasıl yaptığını da şöyle anlatmış;
"İyice küçülen sabunları atmaya kıyamadığım için biriktirir dururum kaç senedir. Bir yandan da bunları nasıl kullanabilirim diye düşünürüm. Evde sabun yapmayı denedim, pek içime sinmedi. Ben de hepsini kapaklı, ısıya dayanıklı bir kaba doldurdum, üzerine biraz sıvı arap sabunu ve örtecek kadar sıcak su koydum. Temizlik yaparken suyuma biraz bu karışımdan katıp, aldığım kadar suyu her seferinde tekrar üzerine ekledim. Yerleri bu sıvıyla, eşyaların tozunu ise sıvı deterjanla yaptım. Evim mis gibi sabun koktu birkaç gün boyunca. Tekrar temizlik yaptığımda deterjanla sildiğim yerlerin aşırı kirli ve çıkan suyun kapkara olduğunu gördüm. Sabunla sildiğim yerler ise tozu adeta üzerinden kaydırmış, yapıştırmamıştı. Cesaret geldi ve camları da bu sıvıyla sildim. Sonuç mükemmeldi. Yağmur bile kayıyor üzerinden ve çok geç kirleniyor. Ayrıca devamlı sabun ve su kattığınız için tükenmez bir temizlik kaynağı oluyor.En önemli nokta doğaya ve evinizin bütçesine yaptığı katkı tabii ki:)"
Denemeye değer :)
Gıda Zehirlenmelerinden Korunmanın Yolları
Gıda zehirlenmelerinin başlıca 10 nedeni şöyle :
-Yemeğin çok erkenden pişirilmesi ve sıcak ortamda bekletilmesi.
-Pişirilmiş yemeğin dolaba konmadan önce 1,5 saatten fazla tehlikeli
derecede tutulması (genelde oda sıcaklığı).
-Yemek tekrar ısıtılırken yeterince ısıl işlem görmemesi ve mikropların
ölmemesi.
-Zehirleyici mikropların bulaştığı gıdaların tüketilmesi.
-Yemeklerin yeterince pişirilmemesi.
-Kümes besinlerinin pişirilmeden önce yeterince buzunun çözülmemesi.
-Pişmiş yemeğe çiğ yemeğin dokunması.
-Sıcak yemeklerin vitrinde 63 dereceden düşük bekletilmesi.
-Hazırlanma sırasında yemeğe insanlardan hastalık mikrobunun bulaşması.
-Artık yemek yenmesi.
26 Ağustos 2008 Salı
Van Gölü Kirlenmesin
Van Gölü ile ilgili 1-2 haftadır yoğun olarak televizyonlarda haberler yapılıyor. Bu zamana kadar bilmediğimiz bir konu olmamasına karşı,Tübitak destekli bir projeyle Yüzüncü Yıl Ünv. ve Hacettepe Ünv. ilk defa ortak bir çalışma başlattı.
CnnTürk'ün haberine göre;
"Van Gölü artık evsel atıklardan kaynaklanan su kirliliğinin izleme sistemi ile 24 saat denetlenebilecek. Yüzüncü Yıl ve Hacettepe Üniversiteleri'nin geliştirdiği sistem göl suyunun, azot, fosfat, nitrit ve oksijen değerlerini ölçüyor.
Gölü kirlilikten kurtarmak için 50 bin YTL'lik bir kaynağa ihtiyaç var."
Haberin tamamını okumak için
Yani sadece bilgilendirme amaçlı, pilot bölgeler denetlenecek. Şu an için kesin çözüm maalesef ya yok ya da varolan projeler hemen hemen her konuda olduğu gibi yılan hikayesine dönmüş. Bu kadar laftan sonra, Van Gölü hakkında genel bir de bilgimiz olsun;
Van Gölü veya yöresel adıyla Van Denizi, Tatvan ilçesi sınırları içinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşan kraterde biriken suların oluşturduğu varsayılan volkanik bir göldür.
Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km²'dir. Van Gölü hem tatlısu hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH'sı ise 9.8 dir. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise 451 metredir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir.
Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık (inci kefalı, Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970 lerde yapılmıştır.
Tarihçe Eski Yunan coğrafyacıları tarafından Thospitis Lacus ya da Arsissa Lacus olarak anılan Van Gölü'nün modern zamanlardaki ismi, sınırlarına dahil olduğu Van ilinden gelmektedir. Urartu Krallığının başkenti, İ.Ö. 10. ve 8. yüzyıllar arasında, gölün doğu kıyılarında kurulmuştur.Van Gölü sahilleri boyunca ve pekçok adalarında Ermeni Klisesi ve manastır kalıntıları bulunabilir.En iyi korunanı onuncu yüzyıldaki Kutsal Haç Klisesidir.Akdamar Adasında yer alır.Kral Gagik Artzruni tarafından 915 ve 921 yılları arasında inşa edilmiştir.Dış duvarlardaki rölyefler kutsal kitaba ait Adam and Eve (Adem ve Havva),Jonah and the whale (Yunus ve Balina),David Davud ve Goliath (Golyat) gibi hikayeler sunar. Diğer önemli tarihsel anıt gölün goğu kıyısındaki Van Kalesi dir.Modern Van şehri bu kalenin doğusunda yer alır. Türkiye’nin en büyük gölü Van Gölü’dür.Nemrut Dağının patlaması sonucu oluşmuştur.(Volkanik bir göldür).Yüz ölçümü3.713 km2’dir.Denizden yüksekliği 1.646m derinliği ise 457m ‘yi aşmaktadır.Gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır.Bu adalar turistlik özelliğe sahiptir.Sit alanı olarak ilan edilmiştir.Suyu sodalı ve tuzludur.Aynı zamanda dünyanın en çok soda içeren gölüdür.Van gölü kıyısındaki iklim diğer yerlere göre daha yumuşaktır.
Umalım ki Van Gölü'nün temizlenmesi ile ilgili proje masraflarını karşılayacak sponsorlar bulunsun. Van Gölünü de kaybetmeyelim.
CnnTürk'ün haberine göre;
"Van Gölü artık evsel atıklardan kaynaklanan su kirliliğinin izleme sistemi ile 24 saat denetlenebilecek. Yüzüncü Yıl ve Hacettepe Üniversiteleri'nin geliştirdiği sistem göl suyunun, azot, fosfat, nitrit ve oksijen değerlerini ölçüyor.
Gölü kirlilikten kurtarmak için 50 bin YTL'lik bir kaynağa ihtiyaç var."
Haberin tamamını okumak için
Yani sadece bilgilendirme amaçlı, pilot bölgeler denetlenecek. Şu an için kesin çözüm maalesef ya yok ya da varolan projeler hemen hemen her konuda olduğu gibi yılan hikayesine dönmüş. Bu kadar laftan sonra, Van Gölü hakkında genel bir de bilgimiz olsun;
Van Gölü veya yöresel adıyla Van Denizi, Tatvan ilçesi sınırları içinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşan kraterde biriken suların oluşturduğu varsayılan volkanik bir göldür.
Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km²'dir. Van Gölü hem tatlısu hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH'sı ise 9.8 dir. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise 451 metredir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir.
Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık (inci kefalı, Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970 lerde yapılmıştır.
Tarihçe Eski Yunan coğrafyacıları tarafından Thospitis Lacus ya da Arsissa Lacus olarak anılan Van Gölü'nün modern zamanlardaki ismi, sınırlarına dahil olduğu Van ilinden gelmektedir. Urartu Krallığının başkenti, İ.Ö. 10. ve 8. yüzyıllar arasında, gölün doğu kıyılarında kurulmuştur.Van Gölü sahilleri boyunca ve pekçok adalarında Ermeni Klisesi ve manastır kalıntıları bulunabilir.En iyi korunanı onuncu yüzyıldaki Kutsal Haç Klisesidir.Akdamar Adasında yer alır.Kral Gagik Artzruni tarafından 915 ve 921 yılları arasında inşa edilmiştir.Dış duvarlardaki rölyefler kutsal kitaba ait Adam and Eve (Adem ve Havva),Jonah and the whale (Yunus ve Balina),David Davud ve Goliath (Golyat) gibi hikayeler sunar. Diğer önemli tarihsel anıt gölün goğu kıyısındaki Van Kalesi dir.Modern Van şehri bu kalenin doğusunda yer alır. Türkiye’nin en büyük gölü Van Gölü’dür.Nemrut Dağının patlaması sonucu oluşmuştur.(Volkanik bir göldür).Yüz ölçümü3.713 km2’dir.Denizden yüksekliği 1.646m derinliği ise 457m ‘yi aşmaktadır.Gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır.Bu adalar turistlik özelliğe sahiptir.Sit alanı olarak ilan edilmiştir.Suyu sodalı ve tuzludur.Aynı zamanda dünyanın en çok soda içeren gölüdür.Van gölü kıyısındaki iklim diğer yerlere göre daha yumuşaktır.
Umalım ki Van Gölü'nün temizlenmesi ile ilgili proje masraflarını karşılayacak sponsorlar bulunsun. Van Gölünü de kaybetmeyelim.
25 Ağustos 2008 Pazartesi
Tuz Gölü
Aslında sorun Tuz gölü değil. Asıl sorun yaşadığımız dünyaya olan duyarsızlık ve saygısızlığımız... Global Politikalar, yetersiz eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yetersizliği, kontrol dışı sanayi... Bunlar belki de ilk sıradakiler, liste çok uzun ama konuşacak kadar bilinçli kaç kişi bulabiliyoruz???
Tuz Gölünden geçen kış geçerken suların Şereflikoçhisar'da, gölün oldukça fazla kuruduğunu gördüm, gözlerime inanamadım. Bu yaz tekrar geçtiğimizde daha iyi görünüyordu. Duyduklarım ise gerçekten oldukça şaşırtıcıydı. Kışın su gibi görünen kısmın bataklıktan ibaret olduğuydu. Ama benim gördüklerim ya da çevreden duyduklarım hiçbir şey ifade etmiyor. Elde bilimsel veriler var.
Bunlar Tuz Gölü'nün uydu görüntüleri.
Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, doktora tezi için Tuz Gölü ve Beyşehir Gölü’nün kıyı çizgilerinde yaşanan değişimleri inceledi. Çalışması için NASA’dan bile destek alan Ekercin, son yüzyıla ait ABD, Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri haritaları inceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit etti.
Araştırmaları sonucunda Türkiye’nin ikinci büyük gölü olarak bilinen Tuz Gölü’nün 1915 yılında haritalara göre 216 bin 400 hektar olduğunu ifade eden Ekercin, şunları söyledi:
“Tuz Gölü o yıldan bu yana ciddi anlamda küçüldü. Tuz Gölü’nün su yüzey alanının 1987 yılında 92 bin 600 hektara gerilediğini tespit ettim. 2005 yılında da gölün suyla kapladığı alanın 32 bin 600 hektara gerilediği uydu fotoğraflarıyla açıkça görülebiliyor. Kuraklık, bilinçsiz tarımsal sulama, göle ulaşan kaynakların kuruması gibi etkenler adeta gölün sonunu getirdi. Gölün suyla kapladığı alanın kış aylarında arttığı söyleniyor. Böyle bir durum yok. Kış aylarında kıyı kesimleri bataklık halini alıyor. Suyla kaplanan alan artık değişmez oldu. Kışın kıyıda su yerine çamur görüyorsunuz.”
Semih Ekercin röportajda, Tuz Gölü'nün artık tuz üretmediğinden de bahsetti.
Bu durumda bile yaptığım araştırmalar sonuçsuz kaldı. Bakanlık bazında yapılan bir çalışma bulamadım. Eğer böyle bir çalışma yürütülüyorsa, bilenler yazarsa çok sevinirim.
Ülkemizin coğrafi bilgileri değişiyor. 2015'de Tuz Gölü'nün tamamen kurumasından bahsediliyor. Konu sadece Tuz Gölü değil. Tüm Türkiye yakılıp, yıkılıyor.
Çocuklarımıza sadece fotoğraflardan göstermek istemiyorum. Bizim çocuklarımız için yarattığımız dünyanın karşılığı "koskoca bir çöl" olmamalı.
Bu da benim Tuz Gölü arşivimnden.
Tuz Gölünden geçen kış geçerken suların Şereflikoçhisar'da, gölün oldukça fazla kuruduğunu gördüm, gözlerime inanamadım. Bu yaz tekrar geçtiğimizde daha iyi görünüyordu. Duyduklarım ise gerçekten oldukça şaşırtıcıydı. Kışın su gibi görünen kısmın bataklıktan ibaret olduğuydu. Ama benim gördüklerim ya da çevreden duyduklarım hiçbir şey ifade etmiyor. Elde bilimsel veriler var.
Bunlar Tuz Gölü'nün uydu görüntüleri.
Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, doktora tezi için Tuz Gölü ve Beyşehir Gölü’nün kıyı çizgilerinde yaşanan değişimleri inceledi. Çalışması için NASA’dan bile destek alan Ekercin, son yüzyıla ait ABD, Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri haritaları inceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit etti.
Araştırmaları sonucunda Türkiye’nin ikinci büyük gölü olarak bilinen Tuz Gölü’nün 1915 yılında haritalara göre 216 bin 400 hektar olduğunu ifade eden Ekercin, şunları söyledi:
“Tuz Gölü o yıldan bu yana ciddi anlamda küçüldü. Tuz Gölü’nün su yüzey alanının 1987 yılında 92 bin 600 hektara gerilediğini tespit ettim. 2005 yılında da gölün suyla kapladığı alanın 32 bin 600 hektara gerilediği uydu fotoğraflarıyla açıkça görülebiliyor. Kuraklık, bilinçsiz tarımsal sulama, göle ulaşan kaynakların kuruması gibi etkenler adeta gölün sonunu getirdi. Gölün suyla kapladığı alanın kış aylarında arttığı söyleniyor. Böyle bir durum yok. Kış aylarında kıyı kesimleri bataklık halini alıyor. Suyla kaplanan alan artık değişmez oldu. Kışın kıyıda su yerine çamur görüyorsunuz.”
Semih Ekercin röportajda, Tuz Gölü'nün artık tuz üretmediğinden de bahsetti.
Bu durumda bile yaptığım araştırmalar sonuçsuz kaldı. Bakanlık bazında yapılan bir çalışma bulamadım. Eğer böyle bir çalışma yürütülüyorsa, bilenler yazarsa çok sevinirim.
Ülkemizin coğrafi bilgileri değişiyor. 2015'de Tuz Gölü'nün tamamen kurumasından bahsediliyor. Konu sadece Tuz Gölü değil. Tüm Türkiye yakılıp, yıkılıyor.
Çocuklarımıza sadece fotoğraflardan göstermek istemiyorum. Bizim çocuklarımız için yarattığımız dünyanın karşılığı "koskoca bir çöl" olmamalı.
Bu da benim Tuz Gölü arşivimnden.
24 Ağustos 2008 Pazar
Yeşil Rehber
Yeşil Ekran ve Arçelik'in ortak hazırladığı bir kitapçı bu adı geçen Türkiye için YEŞİL REHBER. National Geographic'in Ağustos ayı sayısıyla birlikte evimize geldi. Eşim ve ben zaten yeşil hayat konusunda oldukça hassas yaşıyoruz ( En azından Türkiye şartlarına göre elimizden geleni yapıyoruz )
Ntv zaten evimizde seyredilen 1 numaralı kanal. Yeşil Ekran çalışması ise bu ülke için medya tarafından hazırlanmış harika bir proje. Herkesin, büyük-küçük herkesin öğrenmesi gereken temel bilgileri, geri dönüşümle ilgili çalışmaları, neler yapılabileceğini, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde doğaya ve insan sağlığına zararlı kuruluşlara karşı yürütülen projeleri, kurumakta olan sulak alanlarımızı, kirlenen sulak alanlarımızı ve niceleri ile ilgili programlar hazırlıyorlar.
Size kendi blogumdan aktarabileceğim öncelikli olarak, Yeşil Rehber'de bulunan Yeşil kuruluşların web adresleri aşağıda mutlaka ilginizi çekecektir.
Lütfen yaşadığımız topraklar ve dünyamız için elimizden gelenin en iyisini yapalım.
Organik ürünler için;
www.bugday.org/links.php
www.orguder.org.tr
Atık Pil için;
www.tap.org.tr
Geri Dönüşüm için;
www.cevko.org.tr
www.lokmanhekimsv.org
www.istac.com.tr
Atık Kağıt için;
www.cevko.org.tr
www.cekulvakfi.org.tr
www.tema.org.tr
Cam Şişe Atıkları için;
www.cevko.org.tr
Evde Enerji Verimliliği için;
www.cevredostubinalardernegi.org
Evde Güneş ve Rüzgar Enerjisinden Faydalanmak için;
www.eie.gov.tr
www.temizdunya.org
www.temev.org.tr
www.diyarbakirgunesevi.space.live.com
www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr
Elektronik Atıklar için;
www.lokmanhekimsv.org
www.turcek.org.tr
www.doganentegre.com
www.evcilerkimya.com
www.exitcom.com
www.snh.com.tr
Doğa Dostu Bir Üretime ya da Projeye Nasıl Katkıda Bulunabiliriz? İşte onun için de bize bir link verilmiş;
www.gonulluyum.org / www.osgd.org
Banyo ve Mutfakta Su Tasarrufu için;
www.suyunubosaharcama.org
Şimdilik bu kadar, sanırım bu linkler herkes için faydalı olacaktır.
Ntv, National Geographic ve Arçelik'e teşekkür ediyorum.
Ntv zaten evimizde seyredilen 1 numaralı kanal. Yeşil Ekran çalışması ise bu ülke için medya tarafından hazırlanmış harika bir proje. Herkesin, büyük-küçük herkesin öğrenmesi gereken temel bilgileri, geri dönüşümle ilgili çalışmaları, neler yapılabileceğini, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde doğaya ve insan sağlığına zararlı kuruluşlara karşı yürütülen projeleri, kurumakta olan sulak alanlarımızı, kirlenen sulak alanlarımızı ve niceleri ile ilgili programlar hazırlıyorlar.
Size kendi blogumdan aktarabileceğim öncelikli olarak, Yeşil Rehber'de bulunan Yeşil kuruluşların web adresleri aşağıda mutlaka ilginizi çekecektir.
Lütfen yaşadığımız topraklar ve dünyamız için elimizden gelenin en iyisini yapalım.
Organik ürünler için;
www.bugday.org/links.php
www.orguder.org.tr
Atık Pil için;
www.tap.org.tr
Geri Dönüşüm için;
www.cevko.org.tr
www.lokmanhekimsv.org
www.istac.com.tr
Atık Kağıt için;
www.cevko.org.tr
www.cekulvakfi.org.tr
www.tema.org.tr
Cam Şişe Atıkları için;
www.cevko.org.tr
Evde Enerji Verimliliği için;
www.cevredostubinalardernegi.org
Evde Güneş ve Rüzgar Enerjisinden Faydalanmak için;
www.eie.gov.tr
www.temizdunya.org
www.temev.org.tr
www.diyarbakirgunesevi.space.live.com
www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr
Elektronik Atıklar için;
www.lokmanhekimsv.org
www.turcek.org.tr
www.doganentegre.com
www.evcilerkimya.com
www.exitcom.com
www.snh.com.tr
Doğa Dostu Bir Üretime ya da Projeye Nasıl Katkıda Bulunabiliriz? İşte onun için de bize bir link verilmiş;
www.gonulluyum.org / www.osgd.org
Banyo ve Mutfakta Su Tasarrufu için;
www.suyunubosaharcama.org
Şimdilik bu kadar, sanırım bu linkler herkes için faydalı olacaktır.
Ntv, National Geographic ve Arçelik'e teşekkür ediyorum.
Küresel Isınma
İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor.
Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor.küresel ısınma nedir Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor.
Bilimadamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde farkedilebilir etkileri olduğu görüşünde.
Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.
Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor.
2007’nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi ve proje bilgileri için Küresel ısınma ve Galatasaray Üniversitesinin sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor.küresel ısınma nedir Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor.
Bilimadamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde farkedilebilir etkileri olduğu görüşünde.
Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.
Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor.
2007’nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi ve proje bilgileri için Küresel ısınma ve Galatasaray Üniversitesinin sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Merhaba, Yeşil Blog
Evet, uzun zamandır küresel ısınma ve yeşil dünya tanımlamalarını çok sık duyuyoruz. Bunun için özel bir blog açmaya ihtiyaç duydum.
Bu konuda Ntv'nin programlarının beslemesi yadsınamaz.
"Dünyayı Kurtaran Kadın" ilgiyle izlediğim bir Ntv programı (Yeşil Ekran kapsamında)
Burada, elimden geldiğince araştırma yapıp yazı ekleyeceğim. Sürekli olarak da Yeşil Ekran'dan beslemelere ulaşacaksınız.
Daha bilinçli ve daha yaşanabilir bir dünya için ne gerekiyorsa yapalım.
Çocuklarımıza tatlı su kaynaklarının kuruduğu, çöl olmuş topraklar bırakmayalım.
Sevgilerimle, Ayça.
Bu konuda Ntv'nin programlarının beslemesi yadsınamaz.
"Dünyayı Kurtaran Kadın" ilgiyle izlediğim bir Ntv programı (Yeşil Ekran kapsamında)
Burada, elimden geldiğince araştırma yapıp yazı ekleyeceğim. Sürekli olarak da Yeşil Ekran'dan beslemelere ulaşacaksınız.
Daha bilinçli ve daha yaşanabilir bir dünya için ne gerekiyorsa yapalım.
Çocuklarımıza tatlı su kaynaklarının kuruduğu, çöl olmuş topraklar bırakmayalım.
Sevgilerimle, Ayça.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)